Osmanlı’da dirlik sistemi, devletin toprakları üzerinde halkı yönetme ve gelir elde etme sistemiydi. Bu sistemde, devlet, toprakları belirli kişilere, yani dirlik sahiplerine, tahsis ederdi. Dirlikler, vergi toplama hakkı tanınan ve bu hak karşılığında devletin belirlediği bir görev veya yükümlülüğü yerine getirmesi beklenen topraklardı. Dirlikler, aynı zamanda askeri hizmet ve idari görevleri yerine getiren kişilere veriliyordu. Bu kişiler genellikle sipahi, asker veya devlet memuru gibi görevlerde bulunuyordu.
Dirlik sistemi, temelde ekonomik yapıyı düzenleyen ve sosyal sınıfları belirleyen bir sistemdi. Dirlikler dört ana kategoriye ayrılırdı:
- Has: En yüksek dereceli dirlikler, genellikle padişah veya üst düzey yöneticiler için ayrılmıştı. Geliri çok yüksek olup, büyük araziler üzerinde toplanan vergilerle geçim sağlanırdı.
- Zeamet: Haslardan sonra gelen, orta büyüklükteki topraklardı. Zeamet sahipleri genellikle önemli asker veya idari görevlerde bulunan kişilerdi.
- Tımar: En düşük büyüklükteki dirliklerdi ve bu topraklar daha çok asker ve köylüler arasında dağılırdı. Bu topraklarda çalışanlar vergi verir, karşılığında tımar sahipleri de askeri hizmet sunardı.
- Vakfî: Topraklar, belirli bir amaca hizmet etmek üzere bağışlanmış, gelirleri belirli hayır işlerine yönlendirilmiş topraklardı.
Dirlik sahipleri, bu topraklardan elde ettikleri gelirleri hem kendi yaşamlarını sürdürmek için kullanır hem de belirli görevleri yerine getirerek devlete hizmet ederdi. Bu sistem, Osmanlı’da feodalizme benzer bir yapı kurmuş, devletin yönetim gücünü yerel düzeyde de sağlamlaştırmıştır.