Osmanlı İmparatorluğu’nda tımarlı toprakların babadan oğula geçmesi uygulaması, Yavuz Sultan Selim döneminde (1512-1520) başlamıştır. Yavuz Sultan Selim, Osmanlı Devleti’nin 9. padişahı olarak bilinir. Bu dönemde, tımar sistemi üzerinde yapılan düzenlemelerle toprakların babadan oğula geçişi daha da sağlamlaştırılmıştır.
Tımar sistemini kim kurdu?
Osmanlı İmparatorluğu’nda tımar sistemi, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi tarafından değil, II. Murad (Murad Hüdavendigar) döneminde (1421-1444) kurulmuştur. II. Murad, bu sistemi orduyu finanse etmek ve askeri gücü artırmak amacıyla uygulamaya koymuştur. Tımar sistemi, Osmanlı ordusunun askeri hizmet karşılığında toprak verilerek finanse edilmesini sağlayan bir feodal sistemdir. Bu topraklar, askeri görevlerini yerine getiren sancak beylerine (tımarlı sipahilere) verilmiş ve belirli bir süreliğine onların hizmetine sunulmuştur. Tımarlı sipahiler, bu toprakları kullanma ve vergi toplama hakkına sahip olmuşlardır.
Tımar sistemi nedir?
Tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri hizmete dayalı olarak şekillendirilen bir toprak düzenidir. Bu sistem, Osmanlı Devleti’nin erken dönemlerinden itibaren, özellikle II. Murad döneminde başlamış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemesi ve güçlenmesi sürecinde önemli bir rol oynamıştır.
Tımar, genellikle askeri hizmete giren kişilere verilen topraklardan oluşan bir feodal sistemdi. Tımarlı sipahi olarak bilinen bu kişilere, devlete karşı belirli askeri görevleri yerine getirme karşılığında toprak tahsis edilirdi. Topraklar, bu sipahilere bir nevi mülkiyet hakkıyla verilmez, ancak kullanım hakları ve vergi toplama yetkileriyle birlikte verilirdi. Tımarlı sipahiler, bu toprakları belirli bir süre boyunca kullanabilir ve karşılığında devlete askeri hizmet sunar, vergi toplar veya benzeri görevleri yerine getirirdi.
Bu sistem, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarını genişletmek ve düzenli bir ordu kurmak için kullanışlı bir yöntemdi. Ancak zaman içinde, özellikle 17. yüzyılda, tımar sistemi çeşitli değişikliklere uğradı ve yeni düzenlemelerle evkaf (vakıf) sistemine benzer bir yapıya evrildi. Bu değişiklikler, Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik ve sosyal yapısındaki evrimlere yanıt olarak gerçekleşmiştir.