Gadevi Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Geleceğe dair, geleceğe özgü, yarınla ilgili, yarınla alakalı Cümle içinde kullanımı: “Bilhassa aforizmalarında sıkça kullandığı gadevî unsurlar insanlığa ders verir nitelikte.”
Gadven Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Ertesi gün, gelecek gün Cümle içinde kullanımı: “Bu gün yarım kalan sevkiyat gadven yapılacaktır bilginize.”
Felekiyyat Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Gökbilimi, gök ilmi, astronomi, kozmoğrafya Cümle içinde kullanımı: “Felekiyyât gökcüsümlerinin konumlarını, hareketlerini, yapılarını ve dünyaya olan uzaklığını araştıran bir bilim dalıdır. ”
Fekariyye Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Omurgalılar, omurgalı canlılar Cümle içinde kullanımı: “Fekariyye; hayvanlar aleminde kordalılar grubuna bir alt kademesidir. “
Fekar Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Enseden başlayarak kuyruk sokumuna kadar inen birbirine eklemli omurga kemikleri, omurgalar,omur sütunu, bel kemiği, fıkar Cümle içinde kullanımı: “İnsanın dik durmasını sağlayan fekâr, istif istif dizili bir çok kemik oluşumundan meydana gelir. “
Fazazet Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Kabalık, kötülük, sertlik, kötü sözlülük, nezaketsizlik, huşunet Cümle içinde kullanımı: “Allah günah yazmasın ama şu adamın yüzünden akan fazâzet içimi korkuyla kaplıyor. “
Fazail-i Âliyye Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-tamlama – Yüksek değerler, yüksek faziletler, erdemler Cümle içinde kullanımı: “Hz. Ömer fazail-i âliyye’ye örnek teşkil eden önemli zatlardan biriydi. “
Faza’at Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Biçimsizlik, çirkin olma durumu, çirkinlik, kabih, kabahat, şenâ’at Cümle içinde kullanımı: “Mühim olan yüzündeki fazâ’at’ın kalbine sıçramaması, çirkin bir kalple yaşamak daha zordur. “
Fatihan Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Fethedenler, zafer kazananlar, Fatihler Cümle içinde kullanımı: “Osmanlı devleti nice fâtihân yetiştirmiş, nice yiğitlere yurt olmuş bir imparatorluktur. “
Fatihül-ebvab Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Bütün kapıları açan, Allah, Tanrı – İstanbul’u fetheden II. Mehmet’in aldığı tarihi lakaplardan birisi Cümle içinde kullanımı: “Anadolu’nun kapılarının açılmasından sonra İstanbul’un alınmasıyla Osmanlı sultanı fatihü’l ebvab sıfatına erişmiştir.”