MÜEZZİN NEDİR? Müezzin nedir? Kelime kökeni: Arapça isimdir. Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi. Ezan okuyan kimse. Cümle içinde kullanımı:’Yıllardır çalışan müezzin artık yaşlandığı için değiştirdiler.’
MANİA NEDİR? Mania nedir? Kelime kökeni: Arapça isimdir. Engel, özür, zorluk,. Cümle içinde kullanımı:’Çektiği manialar onu bunları yapmaya zorladı.’
MENSUP NEDİR? Mensup Nedir? Kelime Kökeni: Arapça Bir yerle ya da birisiyle irtibatı olan kimse Cümle İçinde Kullanımı:’ Onun o cemaatle mensup olduğunu geçen günlerde bende duymuştum’.
MUTAASSIP NEDİR? Mutaassıp Nedir? Kelime Kökeni: Arapça, Sıfattır Bir düşünceye aşırı şekilde bağlanıp başka bir düşünceyi kabul etmeyen, Eş anlamlısı bağnaz Cümle İçinde Kullanımı:’ Artık mutaassıp olmuştu başkalarının ne söylediğine önem vermiyordu’.
MAHUR NEDİR? Mahur Nedir? Kelime Kökeni: Farsça Meyhane, Kumarhane Klasik Türk Müziğinde rast perdesinde karar alınan mevki Cümle İçinde Kullanımı:’ Türk Halk Müziğinde kimin ne çalacağını mahur da karar verdik’.
MÜMTAZ NEDİR? Mümtaz Nedir? Kelime Kökeni: Arapça, Eskimiştir Güzide, Elit, Üstün olduğu için seçilmiş, Ayrıcalık tanınmış, Eş anlamlısı seçkin Cümle İçinde Kullanımı:’ Onun mümtaz olduğunu herkes çok iyi biliyordu ki ayrıcalık tanınıyordu’.
MEVTA NEDİR? Mevta nedir? Kelime kökeni: Arapça eskimiş ve isimdir. Ölmüş, Ölen kimse. Cenazeler, ölüler. Cümle içinde kullanımı:’Bugün verilen yemek Mevtalar içinmiş.’
MÜTEALLİK NEDİR? Müteallik nedir? Kelime kökeni: Arapça eskimiş ve sıfattır. Konuyla ilişkin, ilgili. Alakalı, bir yere bağlı, mensup. Taalluk eden. Cümle içinde kullanımı:’Sürekli laf değiştirmek için konuyla müteallik olmayan cümleler kuruyordu.’
MEŞGALE NEDİR? Meşgale nedir? Kelime kökeni: Arapça isimdir. Uğraş, İş güç, Meşguliyet, Boş durmamak, Uğraşılan şey. Cümle içinde kullanımı:’Telefondan ambulansı arayıp işlettikleri için hattı meşgale ediyorlardı ve bu asıl hastaların ulaşmasını engelliyordu.’
MERAM NEDİR? Meram nedir? Kelime kökeni: Arapça isimdir. İstek, amaç, gaye, maksat, niyet, arzu, erek, dert, dilek. anlatılmak istenen. İçten tasarlanan. Cümle içinde kullanımı:’Her zaman içinde cami yaptırma meramı vardı ama bir türlü fırsat olmadı.’