Etiket arşivi: İlk psikolojik roman Eylül

Türk Edebiyatının İlk Psikolojik Romanı; Eylül - Mehmet Rauf 1

Türk Edebiyatının İlk Psikolojik Romanı; Eylül – Mehmet Rauf

Türk edebiyatımızın önemli isimlerinden biri olan Mehmet Rauf’un, ilk psikolojik roman olma onurunu taşıyan eseri Eylül 1900-1901 yılları arasında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiştir.  İlk defa kitap haliyle 1901 yılında basılan Eylül, ruhsal çözümlemeleri ve insanların psikolojik durumlarını irdelemesiyle oldukça başarılı bir eserdir.

Samimi ve sıcak duygulara yer veren yazar eserinde, İstanbul’un o dönemde nasıl göründüğünü, aile yaşantısının derinliklerini ve ruhsal durumlarını okuyucuya açık bir dille aktarmayı başarabilmiştir.

Türk Edebiyatının İlk Psikolojik Romanı; Eylül - Mehmet Rauf 2

Suat ve Necip’in arasında geçen yasaklı aşkı tüm girdi ve çıktılarıyla inceleyen kitapta, bir kadın ve erkek arasında geçen dram anlatılmaktadır.  Süreyya beyle evli olan Suat, eşinin akrabası olan Necip’e aşık olmuştur.  Necip ve Suat arasında konuşulmayan, kelimelere dökülmeyen bir sevda filizlenirken ancak piyona çalarak birbirlerine yakın olabilmektedir.

Kitabın sonu hazin bir şekilde bittiğinde her iki aşık içinde bir gelecek kalmamıştır.

Eylül! Öyle bir ay ki, geçen her güzel günü için ona minnettar olmak gerekliydi. Eylül esef ve özlem ayıdır, içine birkaç günlük kış hücumundan acı düştüğü için, insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp esef eder ve özlem çeker.
(…) Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum.

Bu büsbütün başka bir aşk… Onu, ele geçiremeyeceği, sahiplenemeyeceği için seviyordu, bakışı için, gülümseyişi için…

Ölümden başka hiçbir şey gerçek,
Hiçbir şey sonsuz değildi.

Bir gün kendisinin de ölme ihtimalini…Dünyada üç saniyelik bir misafir olduğunu, bu misfirliğin böyle dertli ve acı şeylerle berbat edilmesinin ne kadar yazık ve zahmete değmez sıkıntıları bulunduğunu düşündü…

Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum