Etiket arşivi: Güzel yazılar

SEVGİMİ, SEVECEKLERİMİ TÜKETTİM KARDEŞİM 1

SEVGİMİ, SEVECEKLERİMİ TÜKETTİM KARDEŞİM

Eskiden, çok eskiden insan mutluluğun peşinden koşmaktan utanmazdı. Kendilerine ve sevdikleri insanlara bahşedilecek mutlulukları dört gözle bekler, beklemenin verdiği azim ile sabır ederlerdir.  Elbet zaman değişti fırtınalar koptu, depremler yer kubbeyi inletti, teknoloji duyguların ve emeğin yerine geçti.  Dolayısıyla bizde değiştik dostum, küçücük sevgilerle inşa ettiğimiz evlerimizi yıkıp on beş katı binalar diktik.

Hep bir aradaydık ama uzaktık birbirimize. Bir metre uzaklığındaki kapı komşumuzun evinde çıkan tartışmayı, kavgaları kağıt kadar ince duvarlardan dinledik.  Avucumuzun içi kadar telefon ekranından dünyayı görmeye çalıştık.  Nitekim yapay görseller zihnimizi bulandırdı kardeşim, yeri geldi korkan ruhumuzu patavatsız sanal canavarlara dönüştürdük.  Amacı eğlence olan topluluklarda atıp tutan, ahkam kesen dingillerden olup yapmadan yıkmayı seçtik.  Ölümüne eleştirdik, yorum yaparken önünü arkasını düşünmedik.  Öyle ki olay ve tercihlerden çok kişinin şahsına sivrilen azı dişlerimizi geçirdik.

Yargılamıyorum dostum, nasıl böyle bir saygısızlık yapabilirim ki? Neyime güvenip önüne, aç kurtların ortasına atayım kendimi. Okuduğum kitaplarda dürüst insan modelinin tanımını yapıyorlar, lakin şu yüzyılda kayırmayan, ötelemeyen, can yakmayan insan görmedim kardeşim.

İnsan ne zaman yozlaştı sorusuna ancak şu sözlerle karşılık verebilirim.  İnsan empatiyi unutup, kitaplardan aldığı zevki yarıda bırakıp, yardım elini cebine soktuğunda yozlaştı dostum. Kendimi ayrı tutma gafletine düşmeyeceğim, çağın gerektirdiğine uymadan edemedim.  Ayrık otu gibi kendimi kendi özüme çekemedim, mecburi farz edip aralarına karıştım. Sürüsünü terk edemeyen bir koyundan farkım yoktu, toplu bir şekilde uçurumun kıyısına sürüklensek de bağırma dürtümü içimde bulamadım.  Utanıyordum kardeşim, ötekilenmekten, yaftalardan ve dahası dışlanıp görünmezlik içkisinden içen kişi olmaktan.

Dürüstlüğünü kaybeden insan olmaktan utanmadım dostum, fakat yok sayılmaktan korktum.  Bu da çağın insanına evrildiğimin en güzel kanıtı.  Doğrusunu bildiğim halde doğru kişi olmaktan çekinti duydum. Zararımı bilerek kabullendim, mutluluğu aramayı bırakıp ruhuma eziyet etmeyi seçtim.

Sevgimi, seveceklerimi tükettim kardeşim…

 

Semra Şenol

SANIK 2

SANIK

SANIK 3

SANIK

Sana bugün yağmurun gözyaşlarıyla ıslanan bir şehirden, merhaba diyorum.

Kaygan asfalt taşlarından selamlıyorum gül cemalini.

Ara ara esen, kesik rüzgârlardan soruyorum halini hatırını.

Boş sokaklardan geçtikçe, seninle ayrı düştüğümüz geceyi yâd ediyorum.

Ve yine soluğumda can çekişiyorsun.

Islanan hırkamın omuzlarında ağırlığın, yanlış seçimlerin kurbanı olduğumu fısıldıyorum bakışlarındaki düş kırıklarına.

Ses vermediğine göre, sende kabul görmüş bir sanığım.

Oysa haksızlık bu diye haykırasım var avazım çıktığı kadar.

Gücümün son raddesine kadar, yoktu bir suçum diyebilmek sana.

Tek korkum kulaklarını tıkayıp, yanımdan öylece çekip gidecek olmanın verdiği üzüntü.

Bir dinlesen beni, bir kerecik olsa güven duysan.

Kısaltıp törpülemeden anlatsam gerçekleri sana,

Tarafsızca dinlesen savunmamı, hor görmeden acizliğimi.

Sonra alır başımı yine meltemlere kardeş olur, göçerim diyarından.

Adımı sanımı duymazsın ileride, kaybolurum hatırandan.

Güzel bir serap gibi, yüzüm dahi kalmaz.

Toz olur uçarım bulutlara…

-Semra Şenol