Batı edebiyat akımları içerisinde yer alan egzistansiyalizm, ilk olarak Martin Heidegger tarafından 1927’de ortaya atılmıştır. Dünyaya yayılmasını sağlayan Fransız düşünür ve romancı olan Jean Paul Sartre’’nın benimsemesi ve edebiyata uygulamasıdır. İkinci dünya savaşı sırasında tüm dünyaya yayılan egzistansiyalizm, insanın kendi değerlerini oluşturabileceği ve geleceğini kendisinin kurabileceğini savunan varoluşçuluk anlamına gelen bir felsefe akımıdır.
Varoloşçuluk felsefesi dört temel ilkeye dayanır bunlar;
- Varoluş bireysel ve tektir, idelizm düşüncesinin tam tersi ve karşıtıdır.
- Varlığın amacının araştırılmasını içinde barındırır. Varoluş sorununu temelinde taşır.
- İnsanın içindeki olanaklardan birini seçebileceği bütünlükten oluşan varoluş, akla dayanmaktadır.
- Varoluş görüşü daima dünyada var olma sorunsalını taşır. İnsanın diğer insanlarla olan ilişkisi, varlıklarla olan etkileşimi tarihsel bir somutluk taşır. İnsan kendi karakterini yaratarak var olabilir.
Egzistansiyalizme göre insan yaşanan olaylara ve durumlara göre en iyiyi ve en doğrusunu seçebilen bir varlıktır. İradesi, bilinci ve aklıyla insan düşünme yetisi olmayan canlı ve nesneler içinde yaşayan bir varlıktır.
Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) akımının batı edebiyatındaki temsilcileri
- Jean Paul Sartre
- Albert Camus
- Andre Malraux
- Simone de Beauvoir
Varoluşçuluk akımını benimseyen eserlerde karakter yoktur, çeşitli durumlarda karşı karşıya kalmış insanlar ve seçimleri vardır. Bu eserlerde insanın kendisini aşması, özgürleşerek varlığını bulma çabası işlenir.
Egzistansiyalizm, varoluşçuluk akımı edebiyatımıza Cumhuriyet döneminde girerek, temsilci olarak Yusuf Atılgan ve Edip Cansever tarafından benimsenir…