Edebiyatta Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) Akımı Nedir?
20. yüzyıl akımlarından biri olan Ekspresyonizm sanatta doğanın olduğu gibi aktarılması yerine iç dünyanın ve duyguların ön planına çıkarılarak temsil edilmesini savunmaktadır. İnsanların gizli düşüncelerini, fikirlerini ve yanlarını açığa vuran bir yaklaşım biçimi olarak bilinmektedir.
Empresyonizm (İzlenimcilik) akımına karşı olarak I. Dünya savaşından doğmuştur. Ekspresyon Fransızca da anlatım anlamına gelmektedir. İlk olarak Almanların kullandığı Ekspresyonizm sinema ve resimde can bulmuştur.
Bu akımı benimseyen şairin veya sanatçının dış dünyanın anlamsızlığı ve nesnelerin ruhsuzluğundan sıyrılarak kendi öz sezişini sanatına katması beklenmektedir.
Ekspresyonizmin öncüsü olarak kabul edilen Vincent Van Gogh dışında Herwarth Waiden, Strindberg akımın diğer temsilcileri arasındadır.
İnsanın iç dünyasının yansıtıldığı sanat eserlerini konu alan bu akımda, somut görsellerden çok bütün duyguların en çıplak hali ve bastırılmış egoların dışa vurumu gözlenmektedir. Bu sebepten akımın diğer adı ‘Dışavurumculuk’ olarak bilinir.
Bu akımın en iyi örneklerini veren sanatçılar ruhsal durumlarını eserlerinde anlatmaktadırlar. Ekspresyonistler dünyanın anlamsızlığına ruh ve anlam katarak, aklın çizdiği sınırları aşarak insanın öz derinliklerine inmesi gerektiği savını ortaya atmışlardır.
Ekspresyonistler kendi içlerine kapanıp kendilerini gözlemleyerek iç dünyalarını sanat eserlerinde açığa vurmuşlardır. Bu eserler çoğunlukla fantastik olaylara ve korkutucu söylemlere yer vermektedir.
Eksresyonizm Temsilcileri; Franz Kafka, O’Neil, James Joyce, Eliot‘tur.