Aylak Adam – Yusuf Atılgan
“Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım.”
Bay C. Tanışmaktan mutluluk duyduğum, yalnızlığı ve sorularıyla insanları eleştiren, sorgulayan, toplumdaki yerlerini anlamaya çalışan karakter. Yusuf Atılgan post modernist yazarların arasından sivrilen, Türk edebiyatına Oğuz Atay ile birlikte yeni bir soluk ve renk katan yazar. Bilinç akışı akımıyla yazılan eserde, iç konuşmaya benzetilen sesli düşünme motifini ustalıkla işlemiştir Yusuf Atılgan.
Aylak Adam, günümüz aydınının toplamlar arasında yaşadığı yalnızlığı, iç sıkıntısını, anlaşılmayan kişi olmayı anlatmıştır. Bay C, İstanbul sokaklarını tıpkı bir iş gibi arşınlarken, tanımadığı insanların arkasından giderken aklında hep nereye gidiyorlar sorusu dolaşır. Bu insanlar nereye ve kime bu aceleyle gidiyor?
Söylenmeyeni söylediği, sokaklarda aradığı kişiyi bulma çabasında yalnızlığın boyutunu aştığını da görüyor. Karakterine bir isim vermek yerine C. nin gözlerinden insanların tek düze yaşamlarına ve alışkanlıklarına bakıyor.
“Rahatsınız.
Hem ne kolay rahatlıyorsunuz.
İçinizde boşluklar da yok.
Neden ben de sizin gibi olamıyorum?
Bir ben miyim düşünen?
Bir ben miyim yalnız?”
Bilinç akışı tekniğiyle sürekli değişen anlık düşüncelerini okuduğumuz karakter, iyi bir adam olarak tanımlamadığı babası gibi olmaktan korkarak aylaklık ederken buluyor kendisini. İçsel karmaşasını sürekli zihninde taşıyan C. teyzesinden aldığı sevgi boyutunu karşılayacak diğer eşini aramaktadır. Sokaklarda aradığını bulmuştur, lakin amacın aramak mı olduğunu yoksa bulduğunun doğru kişi mi olduğunu yine kestirememektedir..