Liha Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Sakallar, lihyeler – Ağaç kabuğu – Kavga etmek, çekişmek Kelime Kökeni: Estonca – Et Cümle içinde kullanımı:” Arap kültüründe yer alan uzun gür lihalar erkeklerin ayrıştırıcı niteliği gibi duruyor.”
Lifî Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Life özgü, life benzer, lifi andırır, lif gibi Cümle içinde kullanımı: “Kumaşın üretildiği madde daha çok lifî nitelikler taşıyor bana kalırsa.”
Lifafe Nedir? Kelime Kökeni: Arapça -Sargı, sargı bezi, bandaj – Bazı çiçeklerin etrafını çeviren değişik yapraklar Cümle içinde kullanımı: “Çanakkale harbine gönderilecek lifâfe ve bilumum sağlık gereçleri kağnıya yüklendi.”
Libab Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Lebibler, akıllılar, zekiler Cümle içinde kullanımı: ” Bu dünya libâb ve zenginlerin dünyadır, saf ve yoksul olanlar her zaman üzülmüştür. “
Lezzetlü Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Lezzetli, tatlı, hoşa gidecek bir biçimde Cümle içinde kullanımı: “Hünkarımızın yemekleri lezzetlü şifa kaynağı olmalıdır yoksa mazallah kellemiz uçar. “
Lezez Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yılda askere verilen maaşın dördüncü üç aylığı – Yeniçerilere üç ayda bir verilen ulûfeden şevval, yeniçerilere verilen üç aylık maaşın dördüncü bölümü Cümle içine kullanımı: “Yeniçerilere her yıl bir kere verilen lezez diğer adıyla yay parası kanun nezdinde yer almıştır. “
Leyyinet Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yumuşak olma durumu, yumuşaklık, hafiflik – Ilımlı, mülayemet Cümle içinde kullanımı: “Bu devirde leyyinet ve saf bir kalp oldukça tehlikelidir dostum. “
Leyyin Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yumuşak, yavaş olan, mülayim, hafif – Sert karşıtı, katı karşıtı Cümle içinde kullanımı: “Takma dişlerimle ancak leyyin, sert olmayan şeyler yiyebiliyorum azizim.”
Leyte lealle Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Sürüncemede bırakma, ilgilenmeme, umursamama, kulak arkası etme, geriye atma Cümle içinde kullanımı: “Leyte le’alle ettiğimiz şeyler bir gün karşımıza dağ olup çıkacak.”
Leys Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Arslan, şîr, yürekli, cesur, esed, gazanfer, haydar, kahraman – Yokluk, fıkdan, gaybubet, ademiyet Cümle içinde kullanımı: “Leys adamlar verdiği sözün namusunu üstünde taşır, yerine getirmeden ölmez. “