Cesaretim yoktu kötü sözlerimde, işin aslı yazılarımda anlattım ya derdimi. Bakma sen bana, dilimin yangını müsaade etmez konuşmama. Dün gece yazdığım mektubu sana yollamamak, gönlümdeki acıyı yırtıp atmak için can çekişiyorum.
Pişmanım. Bunun başka bir izahı yok, ne desem ne yapsam karşılanmamış bir feryadın içinde tükenmeye devam ediyorum. Kalem elime ağır gelirken, gökyüzünün karardığı anlarda sana sığındım. Yanımda yoktun, yanımda hiç olmadın. Mutlu değildim, hiç mutlu olmadım. Üzüntüm daima boyumu aştı, ama hep gururuma sarıldım.
Gururum beni ayakta tutan yegane ateşti, mantığımı körükledikçe kanayan yüreğimin sesini kısabildim. Yine de geriye baktığımda aptallık ettiğimin farkındayım. Mutlu sayılmazdım, bundan ötürü hep seni suçlamayı, sana kusur bulmayı öğrendim.
Haklı yada haksız beni sevmedin. Bende bunun için kızgındım, başka tenlere sokuldukça beni sevmeyişine lanet ettim. Bir başkası olsaydı inan daha az acıtacaktı. Bir sebep verecektin kalbime, beni sevmeyişine bir bahane bulacaktım. Ekmekle su gibi tutunacaktım, günün birinde özümseyecek asla o kişi olmayacağımı kabullenecektim.
Kalbin boştu, bakışların sıcacıktı. Gülümsemen güneş gibi ışıldarken nasıl kalbim umuda kapılmazdı. Kısa bir an için elini kalbime götürdüğünde ümitlerim bir selvi ağacı gibi göklere yükseldi. Dedim; işte bu gün bu dakikadan itibaren beni sevecek. Damağımda kalacak kısacık bir mutluluk lütfetmişsin meğer. Dudaklarımı dudaklarına verdiğimde geri çekilmedin, kokum kokuna karışırken soluğumu yuttun. Telaşlı, bir o kadar nazik sevişirken bedenin kollarımın arasındaydı. Sandım ki benimsin, bana aitsin.
Ne büyük yanılgı, ne büyük hayal kırıklığı! Arzularımız yatıştığında tutkunun kol gezdiği gözlerin parıltısını kaybetti. Kıyafetlerimiz henüz üstümüze geçmeden uzaklaştın benden, bir an için yan yanayken bir anda aramızda kat edilmesi gereken mesafeler vardı. Bir vebaymışım gibi uzaklaştın benden, ihtirasımı ve aşkımı paylaştıktan hemen sonra terk ettin. Bir gecelik bir ilişki olarak gördüğün sevgimi göz ardı edebildin. Ölsem dahi unutamayacağım bir anı verirken, ömür boyu taşıyacağım bir acı verdin aynı zamanda.
Her insanın sevilmeyeceğini bana gösterdin. Tecrübesizliğimi yüzüme vurdun çünkü sen benim içimi ısıtan ilk aşktın. Sonu mutlu bitmeyecek bir masal anlatmış oldun bana, kimseye söylemeyeceğim için için yanan bir kor bıraktın yüreğime.
Mektubum gönlümün feryadıyla dolarken aşkımı güz yaptığın diye ah etmedim. Nasıl edecektim ki? Nefesimde yaşamayı istemedin, hissetmedin duygularımın denkliğini. Şimdiyse aramıza bir okyanus sokarken, aciz hayallerimin altında kalan bendim…
-Semra Şenol