Sekülerizm, sosyolojide, dinsel inançların, kurumların ve pratiklerin toplumsal önemini yitirdiği bir anlayış olarak tanımlanır. Latince ‘saeculum’ kelimesinden türemiştir ve ‘çağ’ veya ‘çağın ruhu’ anlamına gelir; dünyevi şeylere odaklanmayı ve din ile ilişkilerden uzaklaşmayı ifade eder. Rönesans’tan başlayarak, insanların klasik inanç merkezli dünya görüşlerine şüpheyle yaklaşmaları ve inanç merkezlerini eleştirmeleriyle sekülerleşme süreci başlamıştır. Bu süreç, modernizmle birlikte bireycilik anlayışının güçlenmesi ve kişisel ibadet ile inanç özgürlüğünün ön plana çıkmasıyla devam etmiştir.
Farklı coğrafyalarda sekülerizm farklı biçimler alabilir. Örneğin, İngiliz tipi sekülerizm, din ve devletin uyum içinde yönetildiği, laiklik ile benzer bir modeldir, ancak din devletin alt bir kurumu olarak varlığını sürdürür. Klasik sekülerleşme ise, dinsel yaşamdan dünyevi yaşama geçişi ifade eder; burada insanlar hayatın dünyevi zevk ve nimetlerine daha çok odaklanırlar ve dine daha az zaman ayırırlar.
Sekülerizm ve laiklik farkı
Sekülerizm ve laiklik arasında ince ama önemli farklar bulunmaktadır. Sekülerizm, toplumun metafizik ve dini kanunlardan uzaklaşmasını ifade ederken, laiklik devletin bu unsurlardan uzaklaşmasını tanımlar. Sekülerizmde, dünyevileşme bireylerin kişisel yaşam pratikleriyle ilgiliyken, laiklik toplumsal kanunlar ve devlet politikalarıyla ilgili bir yöntemdir1. Cermen dillerinde sekülerizm kelimesi, din ile devlet işlerinin ayrılmasını ifade ederken, Fransızca’da bu ayrılık laiklik olarak adlandırılır ve laiklik, din adamlarının siyasetten uzaklaştırılmasını ve devletin din üzerinde bir kontrol mekanizması kurmasını öngörür. Özetle, sekülerizm bireylerin ve toplumun dünyevileşmesiyle ilgiliyken, laiklik devlet düzeyinde dinin etkisinden uzaklaşmayı ve din ile devlet işlerinin ayrımını içerir.
Sekülerizm karşıtı nedir?
Sekülerizm, teokrasinin tam zıddıdır ve devlet yönetiminde dinin etkisinden tamamen uzaklaşılmasını savunur. Buna karşılık, sekülerizm karşıtı düşünce ise genellikle teokratik yönetim biçimlerini veya dinin kamusal ve siyasal alanda belirleyici bir rol oynamasını destekleyen ideolojileri içerir. Seküler düşünce, dogmatik inançları ve dinin günlük yaşama herhangi bir katkı sağlamadığını düşünen bir yaklaşımı benimserken, sekülerizm karşıtı düşünce bu inanç ve pratiklerin insan hayatında önemli bir yer tuttuğunu ve toplumu şekillendirmede esas alınması gerektiğini vurgular. Sekülerizm karşıtı düşünceler, dinin toplumsal, hukuki ve siyasi hayatta etkili olmasını savunan yaklaşımlar olarak tanımlanabilir.