SAFLIKTI VEYAHUT HAZİN BİR HATA!
Bir sabah yanımda bulamayacağım seni, hazır olmamı beklemeyeceksin.
Penceremden süzülen güneş ışıklarına cılız bir veda sürüp, öylece müsterih halinle çekip gideceksin.
Geceden koyacaksın aklına terk edişi, iflah edilmez bir ıstırap da duyacaksın hani!
Verilen sözler bağlayacak önce seni, sonra geleceğin vaatleri yapışacak ayaklarına.
Yine de mani olmaya yetmeyecek gidişine.
İç çeke çeke, kurşun misali vuracak kalbini başka şehirlerin sarı hasreti.
Kelimelere sırt vermiş aşklara inanmazdın, melankolikti vadesi tükenmiş ölümlü aşklar.
Müptezel bir hayaldi aynı kişiyle toprak olabilmek,
Saçlarına bile değmezdi, sonbaharın riyakar hicranı.
Göğsünde yanan gitmelerin verdiği tazelikten ibaretti, geride kalan bensem, durmak yakışmazdı.
Durmadın da!
Gitmeler düğüm düğümdü boğazında, elveda diyemeyecek kadar yolu yarılamıştın.
Canından can çıkarcasına sevmek bana göreydi,
Saflıktı, veyahut hazin bir hataydı.
Kalbime zehreden lekelerim vardı, dokunmaya kıyamadın.
Ama gitmeden de yapamadın!
Biliyorum, bitmiş bir yolun sonunda dikiliyorduk her ikimizde.
Bende gidecek cesaret yoktu, sensizliğin derin çukurlarını göğüsleyecek metanet de değildim.
Dolmayan yerini anlatamazdı utanmaz dilim,
İlk başlarda kabullenmeyecek , her nefeste evde bir eşyanı arayacağım.
Elim sürekli kalan ya da unuttuğun kıyafetlere gidecek, içinde bir yerde saklı olan kokunun izini süreceğim.
Ama bu da yeterli gelmeyecek, asıl gitmiş olduğunu bana kanıtlayan,
Boş yatağın ve yastığın anlatacak yokluğunu.
Eğer bir daha gitmek hasretine düşeceksen ilk evvela çarşafları, yastık kılıflarını götürmelisin yanında.
Üstünden kalkan sorumluluk ağırlığı hafiflediğinde,
Bileceksin gerçekten bu sefer bittiğini.
Sana göre olmayan bağımlı sevmelerin telaşlı paniğini atacaksın omuzlarından.
Beni sabahı ziyan, gecesi katmer karanlıklarda unutup,
Sarı şehirlerin refahına kavuşacaksın…
Semra Şenol