Direm-güzîn Nedir? Kelime Kökeni: Farsça-ad – Sarraf – Para değerini bilen kimse – Kuyumcu Cümle içinde kullanımı: “Direm-güzîn olmaya ne hacet altının sarı ışığı gözlerimizi kamaştırıyor.”
Direm Nedir? Kelime Kökeni: Farsça-Arapça, Yunanca drahoma – Para – Akçe – Osmanlı döneminde kullanılan bir gümüş sikke – Gümüş para Cümle içinde kullanımı: “Eskilerden kalma birkaç direm ve süs eşyası bulabildim bizimkilerden.”
Direk Nedir? Kelime Kökeni: Ad – Düz ve uzun ağaç – Pek uzun adam – Sütun – Destek Cümle içinde kullanımı: “Direğin üstündeki bayrağı ilk kim alırsa oyunu o kazanır.”
Dirâyet-kâr Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-Farsça sıfat – Dirayet sahibi – Dirayetli – Becerikli – Kavrayışlı Cümle içinde kullanımı: “Dirâyet-kâr olan mükafatı elbet alacaktır endişe etmeyiniz.”
Dirâyetli Nedir? Kelime Kökeni: Sıfat – Bilgili – Kavrayışlı – Zeki – Yetenekli – Becerikli – Maharetli – Zeyrek – Kolay kavrayan Cümle içinde kullanımı: “Fakülteden aklı başında, dirâyetli bir öğrenci çağırdık.”
Dirâyet Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-ad – Anlama – Zeki – Algılama – Kavrayış – Bilginin verdiği beceriklilik – Kavrama yeteneği Cümle içinde kullanımı: “Tanrı öyle bir dirâyet vermiş ki her sorunun altından kalkabiliyor.”
Dîrân Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-ad – Haneler – Evler – Konutlar – Ocaklar Cümle içinde kullanımı: “Şu dünyada beni dîrânsız bırakan sen, evvel zamanda kapıma muhtaç. kalacaksın.”
Dîn-şiken Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-dîn+Farsça-şiken – İnançsız – Dine karşı olan – Din inancı olmayan – İtikatsız – İmansız Cümle içinde kullanımı: “Gönlünü dîn-şiken, zevke sefaya düşkün bir adama düşürmüş.”
Dinsiz Nedir? Kelime Kökeni: Sıfat – Allah’tan korkmayan – Hiç bir dinle mütedeyyin olmayan – Dinin ahkamına riayet etmeyen – Mülhid – Merhametsiz – Acımasız – Din inancı olmayan kimse – Kafir – Dinden çıkan Cümle içinde kullanımı: “Dinsiz kitapsız olanın sözüne ehemmiyet vermem bu da böyle biline.”
Dîn-perver Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-dîn+Farsça-perver – Dine hizmet ve yardım eden kimse – Dinin yükselmesine destek veren – Sağlam dindar Cümle içinde kullanımı: “Duyduklarımıza göre epey dîn-perver biri olduğu, namazını hiç aksatmadığı söyleniyor.”