Duruş Nedir? Kelime Kökeni: Ad – Vaziyet – Heyet – Durmak işi – Durmak biçimi – Tavır – Tarz – Görünüş – Hâl – Postür – Bedenin genel duruşu Cümle içinde kullanımı: “Dışarıdan bakıldığında duruşunda bir sıkıntı olduğu hemen göze çarpıyordu.”
Duruşmak Nedir? – Çalışmak – Çabalamak – Devşirmek – Mücadele etmek – Sebat etmek – Toplamak – Karşı karşıya gelip bir işe başlamak – Bir araya getirmek – Çarpışmak – Duraksamak – Emek harcamak – Gayret etmek Cümle içinde kullanımı: “Önce söylediklerimi sindirmek adına durumsayıp tekrardan konuşmaya başladı.”
Durum Nedir? Kelime Kökeni: Ad – Vaziyet – Mevki – Pozisyon – Konum – Hâl Cümle içinde kullanımı: “Durumun ne kadar vahim olduğunu umarım çabucak anlarsınız.”
Duru Gelmek Nedir? – Ayağa kalkmak – Harekete geçmek – Doğrulmak – İşe girişmek – Yönelmek Cümle içinde kullanımı: “Yer yarılsa da günahkarlar duru gelip cezalarını çekse:”
Durûb-i Emsâl Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-tamlama – Atasözleri – Darbımeseller – Halka mal olmuş öğüt verici sözler Cümle içinde kullanımı: “Durûb-i emsâl deneme ve gözlemlere dayalı sözlerdir, mutlaka kulak asılmalıdır.”
Durûb Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad – Çarpmalar – Dövmeler – Vurmalar – Darblar Cümle içinde kullanımı: “Savaşta bahsi geçen durûb öldürücü ve yaralayıcı olabilir.”
Durû Nedir? Kelime Kökeni: Arapça-ad – Zırhlar – Savaşta giyilen kıyafetler – Cevşenler – Çelik kıyafetler Cümle içinde kullanımı: “Göğsümüze taktığımız durû sayesinde bize kötülük gelemez inşallah.”
Duru Nedir? Kelime Kökeni: Sıfat – Saf – Temiz – Berrak – Bulanıklığı olan – Arı – Katıksız Cümle içinde kullanımı: “Şu duru güzelliğinin kıymetini bilecek birini sev be kızım:”
Dûr-nüvîs Nedir? Kelime Kökeni: Farsça-sıfat – Telgraf – Uzağı yazan – Belirlenmiş işaretleri iki merkez arasında yazılı haberlerin ve belgelerin iletişimini sağlayan araç Cümle içinde kullanımı: “İletişimin tarihinde en büyük icatlardan biriside Dûr-nüvîs’tür.”
Dûr-nümâ Nedir? Kelime Kökeni: Farsça-sıfat – Uzağı gösteren – Dürbün – Bakaç – Uzgözler Cümle içinde kullanımı: “Dûr-nümâ olmadan o kadar ilerisini görmek mümkün değildir.”