“Bilinmeyen bilinmedik”, genellikle kişinin ya da toplumun farkında olmadığı, hakkında bilgi sahibi olmadığı durumları veya kavramları ifade eden bir ifadedir. Bu terim, bilinçaltındaki, kültürel veya sosyal yapılarındaki gizli kalmış bilgileri ya da deneyimleri de kapsayabilir. Daha derin anlamda, bilinmeyen bilinmedik; bireyin veya toplumun, kendi bilgi ve deneyim sınırlarının ötesindeki şeyleri keşfetme gereksinimini vurgular. Bu bağlamda, keşif, öğrenme ve kendini geliştirme süreçleriyle ilişkili bir kavram olarak değerlendirilebilir.

Felsefi olarak bakıldığında, “bilinmeyen bilinmedik” kavramı, epistemolojinin sınırlarıyla ve bilgiye ulaşma arayışıyla da bağlantılıdır. Bu tür bir bilinmezlik, insanın evreni anlama çabasındaki sınırlılıklarını ve belirsizlikleri simgeler.