– Gücü bitip, tükenip artık işi sürdüremez duruma gelmek, düşmek.
– Bir işi başarıyla sonuçlandırıp son kertesine ulaştırmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Hayatın yorgunluğunun üstüne düşmesiyle dama demişti artık.”
– Yayılıp etrafta genişlemek, büyüyüp karışık bir durum haline dönmek.
– Soy sop ya da dostluk yönünden yayılıp, genişleyip, etrafta çoğalmak.
– Birçok yerde bir uğraşı, bir grup veya örgütü kurmak.
– Dal budak salmak.
– Dal kol atmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Ağaçların dallanıp budaklanmasıyla bahçe girilmez bir hal almıştı.”
– Karşısındakinin hoşuna gitmeyen davranışlarda bulunarak onun sinirlendirmek, öfkelendirmek, kızdırmak.
– Bir şeyi koparmak için bir kişiyi zorlamak, baskı yapmak.
– Damarına basmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Yaptığın kendince şakalarla kızın dalına basmışsın, o kadar öfkeli ki şuan zor tutuyoruz.”